1-) Genel Olarak Yasal Mirasçılar
Mirasçılık sıfatlarını, miras bırakanın iradesinden değil de kanundan alan kişilere yasal mirasçılar denir. Yasal mirasçılar; miras bırakanın kan hısımları, sağ kalan eşi, evlatlığı ve devlettir.
2-) Kan Hısımlarının Yasal Mirasçılığı
Yasal mirasçılar konusunda ilk anlatılacak olan konu, kan hısımlarının mirasçılığıdır.
A-) Kan Hısımlarının Mirasçılığını Belirlemede Hangi Sistem Uygulanır?
Türk hukukunda, kan hısımı olan yasal mirasçıların, mirasta sırasını ve ne kadar pay alacaklarını belirlemek için zümre sistemi kabul edilmiştir. Bu sisteme göre, kan hısımı olan yasal mirasçılar, murise yakınlıkları üzerinden belirli zümrelere göre sınıflandırılmıştır. Zümre, bir kişiden üreyenlerin, o kişiyle birlikte oluşturdukları hısımlık topluluğudur. Zümrelerin belirlenmesinde, miras bırakan esas alınmaktadır.
B-) Zümre Sistemine Hakim Olan Bazı İlkeler Nelerdir?
- Önceki zümrede mirasçı varken, sonraki zümrede bulunanlar mirasçı olamazlar. Zümreler arasında bulunan sıra, mirasçının kim olduğunu belirler. Örneğin; birinci zümrede bulunan yasal mirasçılar (çocuklar ya da torunlar) yaşamakta iken, ikinci zümrede bulunan mirasçılar (murisin anne veya babası), mirastan hak alamaz.
- Aynı zümrede bulunan yasal mirasçılardan, murise daha yakın olan hısım, kendisinden sonra gelen hısımların mirasçılığına engel olur. Örneğin; aynı zümrede bulunan murisin çocukları hayatta iken, murisin torunları mirasçı olamaz.
- Aynı zümrede bulunan mirasçılardan, miras bırakandan önce ölenler, mirasçı olamaz. Bu kişilerin yerine, altsoyları mirasçı olur. Örneğin; miras bırakanın çocuğu, kendisinden önce öldüyse mirasçı olamaz, Bu kişinin yerini, ölen kişinin çocukları; yani torunlar alır.
- Bir önceki maddede belirtilen şekilde mirasçı olan torunlar, anne veya babalarına düşen miras payı üzerinde eşit hakka sahip olurlar. Örneğin; miras bırakan Ahmet’in, Ali ve Zeynep isminde iki çocuğu olduğunu düşünelim. Ali’nin de Serkan ve Ayşe adında iki çocuğu olduğunu varsayalım. Ali, babası Ahmet’ten önce ölürse onun mirasçısı olamaz. Bu durumda, Ali’nin çocukları olan Ayşe ve Serkan, babaları Ali’ye düşen miras payı üzerinde (1/2 x 1/2=1/4) eşit hakka sahip olurlar.
- Aynı zümre içerisinde ve miras bırakana aynı yakınlıkta olan yasal mirasçılar, mirastan eşit pay alır. Örneğin; miras bırakanın 3 çocuğu varsa, bu kişilere isabet eden miras payı, 3’e bölünür.
- Herhangi bir sebeple mirasçı olamayan en yakın hısımlardan birinin altsoyu bulunmuyorsa ne olur? Bu durumda, bu kişinin hakkı en yakın mirasçıya geçmektedir (TMK m. 496/3). Örneğin; Ahmet’in, Ali ve Zeynep isminde iki çocuğu olduğunu düşünelim. Ali’nin herhangi bir altsoyu olmadığını varsayalım. Ali, babası Ahmet’ten önce öldüğü için mirasçı olamaz. Ali’nin altsoyu da bulunmadığı için, Ali’nin miras hakkı Zeynep’e geçer.
C-) Kan Hısımlarının Yasal Mirasçılığı Nasıl Belirlenir?
a-) Birinci Zümre Yasal Mirasçılar
Miras bırakanın birinci derecede olan mirasçısı, altsoyudur. Bu kişiler, miras bırakanın; çocukları, torunları, torunlarının çocukları ve devamıdır. Miras bırakanın çocukları, mirastan eşit pay alır (TMK m. 495/2). Miras bırakandan önce ölen çocukların yerine, bu kişilerin altsoyu mirasçı olur.
Örneğin; miras bırakan Veli’nin, Hasan, Hüseyin ve Hatice isminde 3 çocuğu olduğunu varsayalım. Hasan’ında da Mustafa ve Ceren adında iki çocuğu olduğunu kabul edelim. Bu durumda, miras 3’e bölünecek ve her bir çocuk, terekenin 1/3’üne sahip olacaktır. Eğer, Hasan, babası Veli’den önce ölürse, onun hissesi, çocukları Mustafa ve Ceren’e geçer. Mustafa ve Ceren’de babalarının miras hakkını eşit olarak paylaşırlar. Baba Hasan’ın miras payı 1/3 olduğu için; Mustafa ve Ceren’in payları da eşit olarak 1/6 (1/3 x 1/2) olacaktır.
b-) İkinci Zümre Yasal Mirasçılar
İkinci zümre mirasçılar, miras bırakanın anne ve babasıdır. Bu kişilerin mirasçı olabilmesi için, miras bırakanın altsoyunun olmaması gerekir. Anne ve baba, mirastan eşit pay alırlar (TMK m. 496/1).
Anne ve baba, miras bırakan olan çocuklarından daha önce ölürse ne olur? Bu durumda, anne ve babanın yerine, kendi altsoyları alır. Yani, miras bırakanın kardeşleri, bunlar da ölmüşse kardeşlerinin çocukları (miras bırakanın yeğenleri) mirasçı olurlar (TMK m 496/2).
Miras bırakan öldüğünde, anne ve babadan yalnızca birisi hayatta ise ne olur? Bu durumda, mirasın yarısı sağ kalan anne veya babaya, diğer yarısı da bu kişilerin altsoyuna; yani miras bırakanın kardeşleri veya kardeşlerinin çocuklarına geçer (TMK m. 496/3).
c-) Üçüncü Zümre Yasal Mirasçılar
Üçüncü zümre mirasçılar, miras bırakanın büyük anne ve büyük babalarıdır. Miras bırakanın; altsoyu, anne ve babası ve bunların altsoyu bulunmuyorsa, miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları mirasçı olur. Büyük anne ve büyük babalar, eşit olarak mirasçıdırlar (TMK m. 497/1).
Büyük anne ve büyük baba, miras bırakandan önce ölürse ne olur? Bu durumda, bu kişilerin yerlerini çocukları alır.
3-) Evlilik Dışı Doğan Çocukların Yasal Mirasçılığı
Babaya mirasçı olma açısından, bir çocuğun evlilik içinde veya dışında doğmasının bir önemi yoktur. Evlilik dışında doğsa bile; baba ile arasındaki soybağı, tanıma veya hakim kararı ile kurulmuş olan çocuklar, babanın mirasçısı olur (TMK m. 498).
4-) Sağ Kalan Eşin Yasal Mirasçılığı
Yasal mirasçılar konusunda anlatılacak olan diğer konu, sağ kalan eşin mirasçılığıdır. Sağ kalan eşin mirasçılığı, bu kişinin tek başına veya diğer mirasçılarla birlikte mirasçı olmasına göre değişir. Buna göre;
- Sağ kalan eş, miras bırakanın altsoyu ile yani çocukları, torunları veya torununun çocukları ile mirasçı olursa miras payı 1/4‘tür.
- Sağ kalan eş, miras bırakanın anne ve babası veya bunların altsoyu ile birlikte mirasçı olursa miras payı 1/2‘dir.
- Sağ kalan eş, miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları veya onların çocukları ile mirasçı olursa miras payı 3/4‘tür.
Sağ kalan eşin mirasçı olabilmesi için, miras bırakanın ölümü anında evliliğin devam ediyor olması şarttır. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar şunlardır:
- Miras bırakanın ölümü anında, eşlerin ayrılık kararı gereğince ayrı yaşamakta olmaları, sağ kalan eşin mirasçılığını engellemez. Çünkü, ayrılık kararı evliliği sona erdirmez.
- Miras bırakan, eşiyle arasında boşanma davası devam ederken ölürse, ölen eşin mirasçıları boşanma davasına devam edebilir. Bu dava sonunda, sağ kalan eşin kusurlu olduğuna karar verilirse, sağ kalan eş mirasçılık hakkını kaybeder.
- Evlilik, hükümsüzlük nedenlerinden biriyle sakat olsa bile, mirasçılar hükümsüzlük davası açamaz. Ancak, bu yönde bir dava açıldıysa ve bu dava devam ederken miras bırakan eş ölürse, mirasçılardan her biri bu davaya devam edebilir. Bu dava sonucunda, sağ kalan eşin kötü niyetli olduğu belirlenirse, mirasçılık sıfatı sona erer.
- Miras bırakan eş hakkında gaiplik kararı alınsa dahi, sağ kalan eşin mirasçılık sıfatı sona ermez. Çünkü, gaiplik kararı, evliliği sona erdirmez.
- Sağ kalan eş ile birlikte, üçüncü zümreden sadece büyük anne ve büyük baba ile bunların çocukları (amca, halı, dayı, teyze) mirasçı olabilir. Miras bırakanın kuzenleri ve bunların altsoyu, sağ kalan eş ile birlikte mirasçı olamazlar. Bu durumda sağ kalan eş, yalnız başına mirasçı olur.
5-) Evlatlığın Yasal Mirasçılığı
Yasal mirasçılar konusunda anlatılacak olan bir başka konu, evlatlığın mirasçılığıdır. Evlatlık ve altsoyu, evlat edinen kişiye kan hısımı gibi mirasçı olur. Ayrıca, evlatlık, gerçek anne ve babasına da mirasçı olmaya devam eder (TMK m. 500/1). Evlatlığın, mirasçı olabilmesi için, geçerli bir evlat edinme ilişkisinin kurulmuş olması şarttır. Bu evlat edinme ilişkisinin, miras bırakan öldüğü sırada mevcut olması gerekir.
Evlatlığın, tek başına mirasçı olmasına bir engel yoktur. Ancak, evlat edinen kişinin diğer çocuklarıyla birlikte mirasçı oluyorsa, onlarla mirastan eşit pay alır.
Evlat edinen ve bu kişinin hısımları ise evlatlığın mirasçısı olamazlar (TMK m. 500/2). Keza, evlatlık da yalnızca evlat edinen kişiye mirasçı olabilir. Evlatlık, evlat edinenin hısımlarına ise mirasçı olamaz.
6-) Devletin Yasal Mirasçılığı
Devlet, yasal ve tüzel kişi mirasçıdır. Miras bırakan, ardında herhangi bir mirasçı bırakmadan ölürse; miras devlete kalır (TMK m. 501). Bunun için; miras bırakanın üç zümrede de herhangi bir mirasçısı olmamalı veya tüm mirasçılar mirası reddetmelidir. Bu iki koşulun yanında, miras bırakanın, sağlığında herhangi bir mirasçı atamaması da gerekir. Son ve üçüncü zümre, miras bırakanın büyük anne ve büyük babalarıdır. Bu kişilerin anne ve babaları ise mirasçı olamazlar.
Devletin, miras bırakanın borçlarından sorumluluğunda, külli halefiyet ilkesi geçerli değildir. Aslında devlet de diğer mirasçılar gibi, miras bırakanın külli halefidir. Ancak, devletin külli halefiyeti sadece terekenin intikali bakımından söz konusudur. Sulh hukuk mahkemesi, resen terekenin resmi defterini tanzim eder. Devlet, deftere yazılan borçlardan yalnızca kendisine miras kalan tereke mevcuduyla sorumlu olur (TMK m. 631). Bu nedenle, devletin sorumluluğu, sınırsız değildir.