Boşanma davası açan kişi, mahkemeden boşanmaya karar verilmesini talep eder. Davacı, boşanma sebebini ispatlarsa hakim, boşanma veya ayrılığa karar verir. Boşanma nedenlerini, şu yazımızdan inceleyebilirsiniz. Eşler, boşanma davasının açılmasıyla birlikte, diğer eşten birtakım taleplerde bulunabilecektir. Boşanmanın sonuçları aşağıda açıklanacaktır…
BOŞANMANIN SONUÇLARI NELERDİR?
1-) Eşlerin Kişisel Durumları
Boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur (MK. m. 173/1). Diğer bir deyişle kadın, boşanma durumunda; evlenme ile kazandığı kayın hısımlığını, vatandaşlığını, erken rüştünü muhafaza eder. Kadın eş, boşandıktan sonra, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Kadın eş, şayet ilk evliliği değilse, hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini istemesi mümkündür. Kadının, boşandığı kocanın soyadını kullanmakta menfaati bulunabilir. Kadın eş, böyle bir durumda kocasının soyadını taşımasına izin verilmesini, hakimden talep eder. Ayrıca, kadının, bu kullanımın kocasına bir zarar vermeyeceğini de ispatlaması gerekir. Koca, koşullar değiştiği takdirde, bu iznin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilir.
2-) Kadın İçin Bekleme Süresi
Evliliğin sona ermesi halinde, kadın, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren üç yüz gün geçmeden evlenemez. Geçmesi gereken bu süreye, iddet müddeti denir. Bu düzenleme, nesep karışıklığı olmaması için getirilmiştir. Şayet, bu bekleme süresi içerisinde kadın doğum yaparsa, iddet müddeti de sona erer. Kadının, önceki evliliğinden gebe olmadığı anlaşılır veya boşanan eşler yeniden evlenmek isterler ise, mahkeme tarafından bu süre kaldırılır.
3-) Mal Rejiminin Tasfiyesi
Boşanmanın sonuçları denilince akla gelen durumlardan bir tanesi mal rejiminin tasfiyesidir. Boşanma sonucunda, eşlerin bağlı bulunduğu mal rejimi uyarınca, mal rejiminin tasfiyesi gündeme gelecektir. Mal rejiminin tasfiyesi konusu, başka bir yazımızda açıklanacağı için, bu yazıda ayrıntıya girilmeyecektir.
4-) Mirasçılık Durumu
Boşanmanın sonuçları dediğimizde akla gelen konulardan bir diğeri, sağ kalan eşin mirasçılığıdır. Evlilik birliği devam ederken, eşlerden birinin ölümü halinde; sağ kanlan eş, ölen eşe mirasçı olacaktır. Bu konuda bir tereddüt yoktur. Ancak, eşlerin boşanması halinde durum değişecektir. Eşlerin boşanması halinde, eşlerden birinin ölümü halinde; sağ kalan eş, vefat eden eşin mirasçısı olamayacaktır. Ayrıca, boşanmadan önce yapılmış ölüme bağlı tasarruflarla (örneğin; vasiyetname), kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybeder. Eşlerden birinin ölümü sırasında, boşanma davası devam ediyorsa; ölen eşin mirasçılarından birisi bu boşanma davasına devam etmesi mümkündür. Bu davada, sağ kalan eşin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olduğu ispatlanırsa, sağ kalan eş mirasçılık sıfatını kaybeder.
5-) Boşanma Davasında Tazminat
Boşanmanın sonuçları konusunda atlamamamız gereken bir diğer husus da tazminat talepleridir. Eşler, boşanma sonucunda maddi ve manevi olarak zarar görebilirler. Zarar gören eşin, diğer eşten maddi ve manevi tazminat talep etmesi mümkündür. Eşin tazminat talep edebilmesi için, kanunda belirtilen şartlar sağlanmış olmalıdır. Bu talepler, boşanma davasıyla birlikte veya ayrı bir dava ile ileri sürülür.
6-) Yoksulluk Nafakası
Boşanmanın sonuçları açısından önemli bir konu da yoksulluk nafakasıdır. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, geçimi için diğer taraftan nafaka talep edebilir. Bu nafakaya, yoksulluk nafakası adı verilir. Yoksulluk nafakası talep edilebilmesi için, nafaka talep eden eşin, yoksulluğa düşecek olması gerekmektedir. Yine, nafaka talep eden eşin kusuru, diğer eşin kusurunda daha ağır olmamalıdır. Eş, bu şartların sağlanmasıyla birlikte, diğer eşin mali gücü oranında ve süresiz olarak nafaka isteme hakkında sahip olur.
7-) İştirak Nafakası
Boşanmanın sonuçları dendiğinde, çocuğa verilecek olan iştirak nafakasını unutmamak gerekir. Boşanma sonucunda, müşterek çocuğun velayeti eşlerden birisine verilir. Velayet kendisine verilen eşle birlikte, diğer eş de çocuğun; eğitim ve bakım giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Bu katılmaya iştirak nafakası adı verilmektedir. Çocuğun yararı, her şeyden önemlidir. Bu hüküm kamu düzeninden olduğundan, talep olması bile, hakim kendiliğinden iştirak nafakasına hükmeder. Nafakanın miktarına da hakim belirler.