1-) Genel Olarak Zilyetliğin Korunması
Zilyetliğin ne olduğunu ve zilyetliğin çeşitlerini daha önce açıklamıştık. Kanun koyucu, zilyetliğin korunması için birtakım hükümler düzenlemiştir. Zilyetlik kurumunun korunması için zilyetliğin bir hakka dayanıp dayanmaması veya zilyetlik türü önemli değildir.
Zilyetlik 3 şekilde korunabilir. Bunlar; kuvvet kullanarak koruma, dava yoluyla koruma ve idari yoldan koruma olmak üzere üç çeşittir…
2-) Zilyetliğin Kuvvet Kullanarak Korunması
Zilyetliğin korunması yollarından birincisi, kuvvet kullanmadır. Zilyet, her türlü gasp ya da saldırı fiiline karşı kuvvet kullanabilir. Böylece bu fiilleri önleme ya da ortadan kaldırma imkanına sahip olur (TMK m. 981). Gasp; zilyedin rızası olmaksızın, mal üzerindeki hakimiyetini sona erdirmektir. Saldırı ise; zilyedin filli hakimiyetini sürdürmesine hukuka aykırı bir fiille ve zilyedin rızası dışında engel olmaktır. Örneğin; bir kişinin, sizin çantanızı zorla alması gasptır. Ancak bu kişinin arabanızı, bir anahtar yardımıyla çizmesi saldırı olarak nitelendirilir.
Hem gasp hem de saldırı fiilinde, failin kusurlu olup olmaması önem arz etmez. Fail kusurlu olmasa da zilyetliğin korunması yoluna gidilebilir. Örneğin; zilyetliği ihlal eden kişi, malı, kendi malı zannetse dahi; bu kişiye karşı kuvvet kullanılabilir.
Zilyedin malında herhangi bir zarar meydana gelmesi dahi zilyet, kuvvet kullanma imkanına sahiptir. Zilyede karşı haksız bir saldırının bulunması yeterlidir. Ayrıca zilyetliğin kuvvet kullanarak korunması için fiilin sona ermemiş olması gerekir. Zilyedin kullandığı güç, makul sınırlarda olmalıdır. Zilyet, orantısız bir şiddet uygularsa, failin bu yüzden uğradığı zararı tazmin etmek zorunda kalır. Keza; kuvvet, haksız saldırının hemen ardından uygulanmalıdır. Ancak, taşınır malı elinden alınan zilyedin, saldırı faalini kovalama hakkı da vardır. Örneğin; çantanızı alıp kaçan bir kapkaççıyı kovalayıp, çantanızı ondan alma hakkınız vardır.
Saldırı sona erse bile zilyet, derhal kuvvet kullanarak malı geri alabilir (TMK m 981/2). Zilyet, taşınmaz mallara yapılan saldırıda, saldırganı kovabilir. Taşınır mallara yapılan saldırıda ise, saldırganın elinden malı alma imkanı vardır. Zilyet, burada da kuvvet kullanırken ölçülü olmak zorundadır.
3-) Zilyetliğin Dava Yoluyla Korunması
Zilyetliğin korunması yollarından bir diğeri, zilyetlik davalarıdır. Zilyetlik davaları, zilyetliğin iadesi davası ve saldırının durdurulması davası olmak üzere ikiye ayrılır:
A-) Zilyetliğin İadesi Davası
Zilyetliğin dava yoluyla korunması yollarından ilki, zilyetliğin iadesi davasıdır.
Hukuka aykırı bir fiille zilyetliğine son verilen kişi, elinden zorla alınan malının iadesini dava yoluyla talep edebilir. Davacının zilyetliğinin haksız olması ya da haksız saldırıyı gerçekleştiren kişinin bunu bir hakkı sağlamak için yapması, bu davanın açılmasına engel oluşturmaz. Örneğin; malı çalan bir hırsız bile malın gerçek sahibine karşı bu davayı açabilir. Davalı, malının çalındığını ileri sürse dahi, hakim bu iddiayı dinlemez. Çünkü bu davada, kişinin gerçekten hak sahip olup olmadığı araştırılmaz. Hakim, yalnızca gasp edilen malın, zilyedine iadesine karar verir. Ancak davalı, malı davacı zilyetten almakta haklı olduğunu mahkemenin o celsesinde ispatlarsa; malı zilyede iade etmekten kurtulur (TMK m. 982/2). Örneğin; cep telefonunuzun çalındığını ve daha sonra telefonunuzu, hırsızın elinde görüp zorla aldığınızı düşünelim. Eğer hırsız size zilyetliğin iadesi davası açarsa; mahkemenin o celsesinde siz o telefonun kendinize ait olduğunu kanıtlayıp, telefonu iade etmekten kurtulabilirsiniz.
Mahkeme kararı, yalnızca eski zilyetlik durumunun yeniden kurulmasını sağlar. Hakim, karar verirken asıl hak sahibinin kim olduğuna karar vermez. Bu nedenle malın gerçek sahibi olan kişi, daha sonra varlığını iddia ettiği hakka dayanarak zilyede karşı dava açma hakkına sahiptir.
Zilyetliğin iadesi davası, zilyetliği gasp edene veya onun mirasçılarına karşı açılabilir. Ancak, üçüncü kişilere kaşı bu dava açılamaz. Örneğin; hırsız, çaldığı telefonu bir başkasına satarsa; telefonu sattığı kişiye karşı bu dava açılamaz.
Zilyetliğin iadesi davası; zilyedin, gasp veya saldırı fiilini ve faalini öğrenmesinden itibaren 2 ay ve her halde fiilin meydana gelmesinden itibaren 1 yıl içerisinde açılmak zorundadır. Süre, hak düşürücü niteliktedir (TMK m. 984).
B-) Saldırının Durdurulması Davası
Zilyetliğin dava yoluyla korunması yollarından ikincisi; saldırının durdurulması davasıdır. Zilyetliğe son verilmese de zilyetliğin kullanımı sınırlandırılmış veya zorlaştırılmış olabilir. Bu durumda saldırının durdurulması davası açılabilir. Örneğin; bir kimsenin zilyedi olduğu taşınmaza arabayla girmek ya da komşu taşınmaza duman yayan vasıtalar kullanmak zilyetliğe saldırı oluşturur. Bu davada üstün hak iddiası kesinlikle dinlenmez. Üstün hak iddiası ispatlansa dahi durum değişmez.
Bu davanın açılabilmesi için; saldırının devam etmesi ya da saldırının sona ermesiyle birlikte yeniden başlamasının beklenmesi gerekir.
Saldırının durdurulması davası da zilyetliğe saldırı gerçekleştirene veya onun mirasçılarına karşı açılabilir. Ancak, üçüncü kişilere kaşı bu dava açılamaz.
Saldırının durdurulması davası; zilyedin, saldırı fiilini ve faalini öğrenmesinden itibaren 2 ay ve her halde fiilin meydana gelmesinden itibaren 1 yıl içerisinde açılmak zorundadır. Süre, hak düşürücü niteliktedir (TMK m. 984).
4-) Zilyetliğin İdari Yoldan Korunması
Zilyetliğin korunması yollarından bir diğeri, idari yoldan korumadır. Bu yol, “3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi” hakkındaki kanunla düzenlenmiştir. Bu kanunda yer verilen bazı önemli düzenlemeler şunlardır:
- Zilyetliğin idari yoldan korunması, yalnızca taşınmaz mallar için geçerlidir. Taşınır mallar için bu yola başvurulamaz.
- Taşınmaz mala tecavüz ya da müdahale varsa; taşınmaz mal merkez ilçe sınırlarındaysa il valisi ya da görevlendireceği vali yardımcısı, diğer ilçelerde kaymakamlar tarafından saldırının ya da müdahalenin önlenmesine karar verilir.
- Yetkili zilyet ya da kişi, başvuruyu, saldırı ya da müdahalenin yapıldığını öğrendiği tarihten itibaren 60 gün içinde yapmalıdır. Başvuru, her halde en geç saldırı ya da müdahalenin yapıldığı tarihten itibaren 1 yıl içinde yapılmalıdır.
- Başvuru sonucunda başlatılan soruşturma neticesinde en geç 15 gün içinde karar verilir.
- Verilen kararlara karşı idari yargı yoluna başvurulabilir. İdari yargıya başvuru halinde yürütmenin durdurulması da talep edilebilir.
- Taşınmaz üzerinde üstün hak sahibi olduğunu ileri süren kişiler, adli yargıda dava açabilir.
- Yapılan başvuru esnasında, anlaşmazlıkla ilgili olarak mahkeme tarafından verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı varsa ya da anlaşmazlıkla ilgili olarak adli yargıda bir dava açılmışsa; bu kanun hükümleri uygulanmaz.
- İdari makamlar tarafından verilmiş bir önleme kararı mevcutsa; anlaşmazlığa ilişkin dava açılmadan adli yargı mercileri tarafından ihtiyati tedbir karar verilemez.