- Pzts - Pzr: 08:00 - 18:30
İcra hukuku, alacaklı kişilerin, alacağını en kısa süre içinde, devletin yardımıyla ve zorla tahsil edebilmesine hizmet eden bir hukuk dalıdır. Toplumu oluşturan bireylerin tamamının aynı yönde düşünmesi, aynı davranışlarda bulunması mümkün değildir. Herkes istediği gibi davrandığı takdirde, toplumda kaos ortamı oluşur. Bu nedenle, toplumsal ve hukuki barışı koruma amacıyla yöneticiler tarafından genel ve soyut kurallar belirlenir, yargı organları aracılığıyla bu kuralların uygulanması, dengenin korunması, hukuk düzeninin ve barışın devamı sağlanmaya çalışılır.
İcra hukuku alanının temelinde, alacaklı ile borçlunun hakları arasında bir denge kurmak, neticede alacağın ya da borcun sona ermesi için gerekli işlemlerin gerçekleştirilmesi ve taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkların sona erdirilmesi bulunmaktadır. Toplumsal ve hukuki barışı sağlamak için; siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik yapının tamamının sağlıklı olması ve aralarında ahenk bulunması gerekmektedir. Bu nedenle, icra hukuku alanında ekonomik devamlılığın sağlanması için bazı koruyucu önlemler alınmakta, alacaklı ve borçlu arasındaki hak ve yükümlülükler düzenlenmektedir. İcra hukukundan kaynaklanan davalarda, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu uygulanmaktadır.
İcra hukuku, belli başlı, kendine özgü usul kuralları ihtiva eder. Bireylerin maddi hukuktan kaynaklanan talepleri ile ilgili olarak; elinde bulunan veya bulunduğu iddia edilen belgenin niteliğine bağlı olarak icra takip işlemleri gerçekleştirilmektedir. İcra-iflas takip işlemleri başlatılarak kanunen gerekli olan usul işlemleri tamamlanmakta, icap ettiği takdirde cebri icra yoluyla borçlunun malvarlığına haciz koyulmakta ve haczedilen malvarlığı paraya çevrilerek alacağın tahsili yoluna gidilmektedir. İcra-iflas takiplerinin başarı ile neticelenmesi için, sürekli olarak bir araştırma yapılması gerekir.
İcra-iflas takip işlemleri, icra-iflas daireleri tarafından yerine getirilmektedir.
İcra-iflas takip işlemlerinden kaynaklanan davalar, icra mahkemeleri tarafından çözüme kavuşturulmaktadır. İcra mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde, asliye hukuk mahkemeleri, icra mahkemesi sıfatıyla, bu davaları çözüme kavuşturmaya yetkilidir. İcra Mahkemelerinin verdiği istinafa ve temyize kabil kararlar, Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay’ın ilgili daireleri tarafından denetlenmektedir.
İcra mahkemeleri tarafından verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz. Bu nedenle icra mahkemeleri tarafından aleyhine hüküm verilen taraf, genel mahkemelerde dava açma hakkına sahiptir.
İcra hukuku alanında görev yapan Avukat Özden KELEŞ, özellikle aşağıda belirtilen hususlarda hukuki süreçlerin takibi konusunda hukuki destek ve danışmanlık sağlamaktadır:
Bizi 7/24 Arayabilirsiniz
Whatsapp'tan yazın